Uyku, metabolizmanın ve motor aktivitenin azaldığı tersine çevrilebilir bir bilinçsizlik halidir ve karmaşık bir biyolojik süreçtir. Hızlı göz hareketiyle karakterize REM uykusu ve NREM(Non-REM) uyku olmak üzere iki uyku evresi tanımlanmaktadır. Sağlıklı bir erişkinin uykusu NREM ile başlar. NREM uykusu (rüyasız uyku) ayrıca 3 aşamaya (1-3) ayrılır. İlk aşama N1, uyanıklıktan uykuya geçişle karakterize edilen en hafif aşamadır. Ardından, toplam uykunun en büyük yüzdesini oluşturan ikinci aşama (N2) gelir. Daha sonra kişi, uykunun derin aşamalarına (N3) girer. Yaklaşık 70 ila 80 dakikalık derin bir uykudan sonra uyku hafifler ve bunu genellikle aktif rüya görme ve vücut hareketleriyle ilişkilendirilen bir REM dönemi izler. Bu döngü yaklaşık 90 dakikalık aralıklarla tekrarlanır. Sabaha doğru derin uykuda geçirilen süre azalırken REM yoğunluğu artar. Uyku ve uyanıklığın döngüsünün oluşması ve sürdürülmesi çeşitli özelleşmiş beyin bölgeleri, biyokimyasal faktörler, sirkadiyen ritmi düzenleyen yapılar ve homeostatik mekanizmalar tarafından düzenlenmektedir.
Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı (DSM-5) uyku bozukluklarını, uyku uyanıklık bozuklukları başlığı altında sınıflandırmıştır.
Uykusuzluk bozukluğu
- Hipersomnolans bozukluğu
- Narkolepsi
- Solunumla ilişkili uyku bozuklukları
- Obstrüktif uyku apne hipopne
- Santral uyku apnesi
- Uyku ile ilişkili hipoventilasyon
- Sirkadiyen ritim uyku-uyanıklık bozuklukları
- Parasomniler
- Maddenin/ilacın yol açtığı uyku bozukluğu
- Tanımlanmamış uykusuzluk bozukluğu
- Tanımlanmamış hipersomnolans bozukluğu
- Tanımlanmamış uyku-uyanıklık bozukluğu
- Tanımlanmamış uyku-uyanıklık bozukluğu
Toplumda en sık görülen uyku ile ilgili yakınma uykusuzluktur. Toplum genelinde haftanın en az birkaç günü yaşanır kısa süreli uykusuzluk. Kronik uykusuzluk bozukluğu yaygınlığı azdır.
Belirtiler haftada en az 3 gün varsa ve son 3 aydır devam ediyorsa, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya sebep oluyor ve başka bir ruhsal bozukluk, tıbbi durum veya ilaç ve madde kullanımı ile açıklanamıyorsa primer insomnia tanısı konur.
Uyku bozukluğu için en önemli risk etmenleri yaş ve cinsiyettir. Kadınlarda uykusuzluk erkeklerden fazladır, 45 yaşından sonra bu farkın açılı, özellikle peri ve post menapozal dönemdeki kadınlarda uykusuzluk yakınmasının çok sıkdır.
Uyku kalitesi, kişinin uyku sonlandığında kendisini yeterince dinlenmiş, vücut işlevleri yönünden yeterli, yeni güne hazır ve rahatlamış ve temiz şekilde algılamasıdır. Klinisyenlerin en sık karşılaştığı yakınmalardan biri düşük uyku kalitesidir. Batı dünyasındaki yetişkinlerin yarısından fazlası aralıklı uyku bozuklukları yaşamaktadır ve yetişkinler kronik uyku problemleri bildirmektedir. Düşük uyku kalitesi işlevsellikte ciddi bozulmaya neden olabilir, motorlu araç ve iş kazalarına karışma riskini artırabilir, yaşam kalitesinde düşüşe neden olabilir. Ayrıca tıbbi, nörolojik ve psikiyatrik durumlara yol açıp, bu durumları kötüleştirebilir. Uyku kalitesinin; uyku gecikmesi, gece uykuda geçen toplam süre ve toplam gece uyanma sayısı gibi uykunun sayısal özelliklerini içeren nesnel yönleri olduğu gibi; uykunun derin olması, kişiyi yeterince dinlendirmesi, bireyin uyandıktan sonra kendini nasıl hissettiği gibi öznel yönleri de vardır.
Uykuyu başlatma ve sürdürme güçlüğü, kötü uyku kalitesi ve gündüz uykululuğu, uyku ile ilgili en sık karşılaşılan sorunlardır. Uyku bozukluğu bazen tek başvuru sebebi olabileceği gibi bazen de başka bir bedensel ya da ruhsal rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkabilir.
Uyku biyolojik ritmin bir parçasıdır. Günlük biyolojik ritim, yeme, vücut sıcaklığı, hormon düzeyleri, uyku gibi değişkenlerin gün içi düzenlenmesi ve değişikliklerini tanımlar. Bu fizyolojik özellikler kişinin duygularının, bilişsel özelliklerinin düzenlenmesinde çok etkilidir. Kişilerin hasta ve sağlıklı oldukları evrelere ait biyolojik ritimlerdeki değişikliklerin saptanması, hasta kişilere tanı konması ve tedavilerinin sağlanması açısından tıptaki gelişmelere önemli katkısı olmuştur. Kişilerin biyolojik ritmlerinde meydana gelen bozuklukların psikiyatrik hastalıklarla özellikle de bipolar bozukluk, major depresyon ve mevsimsellik gösteren duygudurum bozuklukları ile önemli bağlantılarının olduğu düşünülmektedir. Biyolojik ritimler, sirkadiyen ritim, ultradiyan ritim ve mevsimsel ritimleri ifade eden fizyolojik ve davranışsal işlevlerdeki döngüsel değişimlerle birlikte günlük uyku-uyanıklık döngüsünü, hormonal metabolizmayı, yeme kalıplarını ve sosyal aktiviteyi içerir. Biyolojik ritim bozuklukları, bireyleri Majör Depresyon Bozukluğu(MDB) ve Bipolar Bozukluk(BPB) dahil olmak üzere çeşitli hastalıklara yatkın hale getirir.
KAYNAKÇA
Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-5™, 5th ed. Citation. American Psychiatric Association, DSM-5 Task Force.
Akıllı telefon bağımlılığının uyku kalitesi, yeme tutumu ve obezite ile ilişkisi, Deniz DOLAŞ, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Tıpda Uzmanlık Tezi
Necati YILDIRIM
EMDR psikoterapi eğitimini aldım ve Avrupa EMDR Derneği Sertifikalı EMDR terapistiyim.