Stockholm Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Mayıs 1, 2024

Stockholm Sendromu Nedir?

Stockholm sendromu, esir tutulmaya verilen psikolojik bir tepkidir. Stockholm sendromlu kişiler kendilerini esir alan kişilerle psikolojik bir bağ kurar ve onlara sempati duymaya başlar. Sendromun adı İsveç’in Stockholm kentinde yapılan başarısız bir banka soygununda bankanın dört çalışanının altı gün boyunca bankanın kasasında rehin tutulması süresince gelişen uyumsuz bağdan gelmektedir. Bu bağın uyumsuz olduğuna dair en iyi örnek İsveç Başbakanı Olof Palme ile telefon görüşmesi yapan bir rehinenin kendisini kaçıranlara tamamen güvendiğini ancak binaya yapılacak bir polis saldırısında öleceğinden korktuğunu ifade etmesidir. Stockholm sendromu psikolojik bir tanı değildir. Bazı insanların kendilerini kaçıran kişiye veya istismarcıya karşı verdiği duygusal tepkiyi anlamanın bir yoludur. Bu, bazı istismar ve rehine mağdurlarının, bir istismarcıya ya da onu esir alan kişiye karşı olumlu hisleri olduğunda meydana gelir.

Stockholm Sendromu Nasıl Oluşur?

Stockholm sendromuna dair net bir neden bulunmamakta ama bazı teoriler geliştirilmektedir. Bir teoriye göre bu, atalarımızdan bize aktarılan öğrenilmiş bir tekniktir. İlk uygarlıklarda başka bir sosyal grup tarafından yakalanma veya öldürülme riski, kaçıranlarla bağ kurmak ile düşebilirdi. Bazı evrimsel psikiyatristler bu atalardan kalma tekniğin doğal bir insan özelliği olduğuna inanmaktadır. Diğer teori ise, bir esir alma ya da istismar durumunun duygusal olarak oldukça yüklü olduğudur. Esir alan kişinin mağdurun hayatını tehdit etmesi, bunun üzerinde düşünmesi ve ardından esiri öldürmemeyi seçmesi durumunda mağdur, istismarcısından zarar görmediğinde minnettar hissedebileceği ve hatta istismarcısını insancıl olarak görebileceği öne sürülmektedir. Araştırmalar Stockholm sendromunun gelişmesi için kriz durumunun birkaç gün veya daha uzun sürmesi, saldırganların mağdurla yakın temas halinde kalması ve saldırganların mağdura karşı nezaket göstermesi ya da en azından ona zarar vermekten kaçınması gerektiğini belirtmektedir. Stockholm banka soygunu olayının da gösterdiği gibi mağdurun hayatta kalma arzusu, durumu yaratan kişiden nefret etme dürtüsüne üstün gelmektedir. Banka soygunu gibi rehine durumuna ek olarak, Stockholm sendromu artık istismarcı ile istismara uğrayan kişi arasında bir bağın olduğu diğer travma türlerini de içermektedir. Bazı istismar mağdurları istismarı gerçekleştiren kişilerle duygusal bir bağ kurma eğiliminde olmaktadırlar. Bu durum uzmanlar tarafından, mağdurun travma veya istismarla geçen günler, haftalar ve hatta yıllar boyunca hayatta kalmak için kullandıkları psikolojik tepki, bir diğer deyişle başa çıkma mekanizması olarak görülebileceği belirtilmektedir. Bu durum aynı zamanda “travma ile bağlanma” olarak da bilinen bir durumla benzerlik gösterir. Travma ile bağlanma ve Stockholm sendromu yakından ilişkili olsa da aynı değildirler. Stockholm sendromu gibi travma ile bağlanma da kişi istismarcısıyla empati kurmaya başladığında ortaya çıkar. Uzmanlar, bazı gözlemlere göre ikisini birbirinden ayırır. Örneğin travma ile bağlanma genellikle tek yönlü bir tepkidir (istismarcı karşılık vermez), oysa Stockholm sendromu vakalarında empati daha karşılıklı olarak hissedilir. Ancak bazı insanlar “travma ile bağlanma” terimini “Stockholm sendromu” yerine tercih etmektedir çünkü bu terim daha az damgalanma içermektedir.

Stockholm Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Stockholm Sendromu Belirtileri Evre Psikoterapi Merkezi - Ankara

Amerikan Psikiyatri Birliği, Stockholm sendromunu resmi olarak tanımamaktadır ve Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’na (DSM) dahil etmemiştir. Buna rağmen araştırmalar, bu sendroma sahip kişilerin bazı ortak semptomları olduğu göstermektedir. Bunlar şu şekildedir:

  • İstismarcıya duyulan sevgi veya bağlılık
  • İstismarcıya yardım etmeye çalışmak
  • Onları durumdan çıkarmaya çalışanlara karşı güvensizlik veya öfke
  • İstismarın rasyonelleştirilmesi
  • Temel insani davranışları nezaket olarak değerlendirmek
  • Güçsüz hissetmek

İstismar içeren bir ilişkiden ayrıldıktan veya esir tutulduktan sonra, aşağıdakiler de dahil olmak üzere başka birçok semptom da görülebilir:

  • İnkar
  • Sosyal çekilme
  • Kronik gerginlik hissi
  • Boşluk duyguları
  • Depresyon
  • Endişe
  • Öğrenilmiş çaresizlik
  • Aşırı bağımlılık
  • Faaliyetlere ilgi kaybı
  • Bir istismarcıya karşı duyguları hakkında utanç
  • Bilinç bulanıklığı, konfüzyon
  • Suç
  • Başkalarına güvenmede zorluk
  • Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
  • Kabuslar
  • Uykusuzluk
  • Geçmiş anıları tekrar tekrar yaşamak
  • Kolayca irkilmek

Stockholm Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Bahsedildiği üzere Stockholm sendromu, ruh sağlığı uzmanları tarafından tanınmamakta veya Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında resmi bir akıl sağlığı tanısı olarak listelenmemektedir. Stockholm sendromunun belirli bir tedavi biçimi olmasa da akut stres bozukluğu ve TSSB gibi rahatsızlıkların tedavisi Stockholm sendromunda uygulanabilmektedir. Bunlar genellikle psikiyatrik ilaç ve psikoterapinin birleşiminden meydana gelir. Terapi yaşadığınız deneyimleri anlamlandırmaya, bu davranışların hayatta kalma becerisi olduğunu anlamaya ve hayatınıza nasıl devam edebileceğinizi gösterebilir. Bilinmelidir ki istismar, travma ya da tutsaklık durumlarıyla karşılaşan çoğu insanda Stockholm sendromu gelişmez. Stockholm sendromu, tutsak veya istismarcı bir duruma karşı nadir görülen bir psikolojik tepkidir. Psikoterapi sizin veya sevdiğiniz birinin iyileşmesine ve yaşamınızda ilerlemesine yardımcı olabilir.

Call Now Button